Kriz | Konular | Kitaplar

Rothschild'ler Türkiye madenlerini ele geçiriyor

Rothschild'ler Türkiye madenlerini ele geçiriyorİşletme hakkı Eti Madende olan bor, trona, asfaltit, uranyum ve toryum gibi stratejik madenler Rothschildlerin Rio Tinto şirketine yem ediliyor.

AKP iktidarı, “devlet eliyle işletilen madenler” kapsamındaki bor tuzları, trona, asfaltit ile nükleer enerji hammaddeleri uranyum ve toryum madenlerini “hizmet alımı” adı altında özelleştirerek, yabancı tekellere peşkeş çekip, Eti Maden’i, bitirmek için kolları sıvadı. Dünyada ekonomik olarak işletilebilecek stratejik bor madeni rezervlerinin yüzde 75’i önümüzdeki yüzyılda ülkemizin bor yatakları dünyanın tek kaynağı haline gelecek. Bor tuzları, nükleer enerji hammaddeleri uranyum ve toryum, madenlerinin imtiyazı ülkemizde ETİ Holding A.Ş.’ye ait. ETİ Holding’in en büyük rakibi ise dünyanın her yerinde faaliyet gösteren, 1820’den beri kapitalizme damgasını vuran yahudi kökenli Avrupalı banker Rothschildailesinin denetimindeki Rio Tinto. Eti Holding ve Rio Tinto Boraks (US Boraks-Boraks Argentina-NACC-Avustralya BHP-Billiton) dünya bor arzının yüzde 70’ini karşılıyor. Bor pazarındaki payını Eti Maden’e kaptıran Rothschild’ler, pazarda kaybettiklerini masa başında kazanmak için harekete geçti.

İş 2005’te pişirildi

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, 2005 yılı Avustralya gezisi sırasında Rio Tinto Şirketi’nin Avustralya’daki uzantısı BHP-Billiton’la Türkiye borlarını işletme ve pazarlama konusunda görüşmeler yaptığı iddiaları kamuoyunda yer almıştı. Türkiye’nin gündeminin toz-duman içinde olduğu bu günlerde Başbakan Erdoğan’ın onayıyla TBMM Başkanlığına gönderilen kanun tasarısıyla bor madenlerinin özelleştirilmesinin önü açılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulutarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Başbakan’ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde Meclis Başkanlığı’na gönderildi. Tasarıya göre; devredilen kuruluşların madenleri 3 yıldan fazla yani 49 veya 99 yıl gibi daha fazla süreler işletilmesine Yüksek Planlama Kurulu karar verecek.

Altın yumurtlayan tavuk

Kanun Tasarı’sının gerekçesinde ise, “Devlet eliyle işletme, kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda tartışmalar yaşanmaya başlaması ve farklı görüşlerin ortaya çıkması sonucu çok önemli yeraltı zenginliklerimizden olan anılan kanun kapsamındaki madenlerden beklenen gelirin sağlanmaması riski ortaya çıkmıştır” deniliyor. Ancak,Petrol-İş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın yaptırdığı araştırma; Tasarı’nın bu gerekçesini çürütüyor. Buna göre; “Eti Maden’in 2011 yılında toplam satışı, miktar bazında 2 milyon tona, değer olarak ise 852 milyon dolar düzeyine ulaşmıştır. Satış geliri, 2010 yılına göre miktar bazında 25, değer bazında yüzde 32 düzeyinde artış göstermiştir, ihracat ise 2011 yılında yine yüzde 32 oranında artarak 831 milyon dolar olmuştur. Eti Maden’in her yıl artan ihracatı, ülkemiz ekonomisi için önemli meblağda döviz tasarrufu sağlamaktadır. Eti Maden, 2011 yılında brüt kârın yüzde 68 oranında artırarak 291 milyon dolardan, 487 milyon dolara çıkarmıştır.” Eti Maden, bu rakamlarlaRothschild, ailesinin denetimindeki Rio Tinto’nun pazar payını da kaptı. 1980’li yıllarda pazardaki payı yüzde 25 olan Eti Maden, 2011 yılında dünya bor pazarındaki payını yüzde 49’a yükseltti. Rio Tinto’nun yanısıra, dünyada sınırlı rezervler nedeniyle, hammaddeye ulaşım, yatırım ve pazara girme maliyeti oldukça yüksek olan bor madenciliğine girmek isteyen diğer yabancı madencilik şirketlerinin de Eti Maden’in elindeki bor rezervlerini kullanmak isteyecekleri ortadadır.

Dev madencilik şirketlerinin, çerçevesi ne olursa olsun ülkemizdeki dünyanın yüzde 72’lik bor rezervlerini kullanma hakkı elde etmeleri, dünya pazarındaki güçlerini artıracak, buna karşılık Eti Maden’i zayıflatacaktır. Kaldı ki, tüm büyük tekeller gibi, BHP Billiton, Rio Tinto vb. dev maden Şirketlerinin nihai hedefi pazarda rakip şirketleri saf dışı bırakmak ya da bünyesine katmaktır.

Osmanlı’yı borç batağına sokan aile

Amerikan dolarını da basan, Yahudi kökenli İngiliz aile, bankacılık, tefecilik yaparak zengin oldu. Avrupa krallık hanedanlarıyla akraba oldular. 19. yüzyılda savaş ticaretleri ile ünlendiler. Afrika’da elmas ve altın madenlerinin yerliler öldürülerek yağmalanmasından, Süveyş Kanalı’nın İngilizler tarafından ele geçirilmesine kadar bir çok siyasi olayı ve o olaylarla ilgili saldırıları, insanların öldürülmesini finanse ettiler. Waterloo Savaşı’nda İngiltere’ye mal kaçıran birlikleri finanse ettiler. Bir yandan savaşı finanse ederken diğer yandan da hükümetlere yüksek faizle borç verdiler.

İngiliz hazinesi

İspanya’daki İngiliz ordusunu finanse etmek amacıyla Fransa’dan altın taşıdılar. Bu çabaları Nathen Mayer Rothschild’e “İngiliz Hazinesinin Temsilcisi” unvanını kazandırdı. Avrupa’da birçok hükümeti borçla haraca bağladılar. Çin’in mağlubiyeti ile biten Afyon savaşının ardından Rothschild ailesi, İngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong’un kontrolünü de yardımlarının karşılığı olarak aldı. HSBC (Hong Kong Shangai Bank Corporation) Bank’ı kurdular. Afyon ticareti de Rothschild’lerin tekeline geçti. Almanya’da Siemens, AEG, Bosch gibi birçok şirketin kuruluşunu finanse ettiler.

Altına hücum

Amerika kıtasında altın uğruna yerli katliamlarında önemli rol oynarken, altın ve diğer madenleri yağmaladılar. Osmanlı Kırım Savaşı sırasında ilk dış borçlanmasını Rothschild’lere yaptı. Osmanlı’nın çözülmeye başlamasıyla birlikte Rothschild’ler iki koldan Orta Doğu’ya sızmaya başladılar. Bir kolunu Irak’ın oluşturduğu sızmanın en önemli nedeni Mezopotamya’daki zengin petrol kaynakları oluşturuyordu. BP ve Royal Dutch Shell ile Irak pazarına girdiler. Diğer sızma ise bölgenin güneyinde Siyonizmi siyasal ağırlık merkezi haline getirerek gerçekleştirdikleridir. İsrail’in kurulmasını sağladılar. 2 Dünya Savaşı’nda Rothschild’in parası Hitler’e sermaye olmuştur. Hitler’in savaştan önceki yıllarda inanılmaz savunma harcamaları ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlığının yardımı ve onayıyla oluşturuldu.

Şirketi kurtarma planı

Eti Maden’in, yükselmesi Rio Tinto’yu geriletiyor. Eti Maden’in, “hizmet alımı” adı altında özelleştirilmesi ise Başbakan Erdoğan’ın, 2005 yılında Avustralya’da Rothschild’lerin şirketi BHP-Billiton’la yaptığı anlaşma birlikte ele alındığında bu işin pazardan soyutlanmak üzere olan Rio Tinto’yu kurtarmaya yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Araştırma da bu durum şöyle anlatılıyor: “Rio Tinto Borax’ın sahip olduğu ABD’de Kaliforniya ve Arjantin’deki bor rezervleri verili üretim seviyesiyle hızla tükeniyor. Söz konusu yataklarda, bor giderek daha derinlerden çıkartılmaya başlanmıştır. Ayrıca Güney Amerika’da yer alan bor cevheri yatakları 4 bin metrenin üzerinde bulunmaktadır ve ulaşılması oldukça zordur. Dünya bor yataklarının bir kısmı ise daha pahalı olan yeraltı madenciliği ile çıkarabilmektedir. Dolayısıyla, yatakları sığ ve açık ocak işletmesine elverişli zengin rezervleriyleEti Maden, başta Rio Tinto Borax olmak üzere tüm rakiplerine göre üretim maliyetleri açısından oldukça avantajlı konumdadır. Buna, ülkemizin dünya pazarlarına daha yakın olan coğrafi konumu düşünüldüğünde, Eti Maden’in lojistik avantajını eklemek de mümkündür.”

Tüzmen BHP ile anlaştı

Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, bu anlaşmanın imzalandığı Avustralya ziyareti sırasında BHP Billiton yöneticileri ile yaptığı görüşmenin ardından basına şunları söylemişti: ‘Firma, Türkiye’deki bütün yeraltı kaynaklarıyla ilgileniyor. Özellikle kendilerinin ilgilendiği, bor madeninin zenginleştirilmesi. Tespitlerine göre, Türkiye’nin boru işlemeden satmasının, katma değer üretmeden satmasının, ülke ekonomisi açısından çok fazla bir katkısı olmadığı. Kendileri, borun işlenmesi ve diğer ürünlere ayrıştırılması alanında sahip oldukları teknolojik birikimi Türkiye’ye vermek istediklerini, açık bir dille ifade ettiler. Bu konuda girişimler yaptıklarını, özelleştirmeleri takip ettiklerini ve Eti Bor ile bu konuda çalışmalar yapmak istediklerini söylediler.’

Konular