Kriz | Konular | Kitaplar

'Kriz' Ekonomistleri ikiye böldü!

Küresel krizin Türkiye üzerindeki etkileri ağırlaştıkça para ve maliye politikası sorgulanır hale geldi.

Krizin Getirdikleri

Küresel krizin Türkiye üzerindeki etkileri ağırlaştıkça para ve maliye politikası sorgulanır hale geldi. Bir kısım ekonomistler ve işdünyası para ve maliye politikasında gevşemenin şart olduğunu belirtirken, bazı ekonomistler ise gevşemenin riskli olduğu görüşünde.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "teğet geçeceğini" umduğu, reel sektörden ardı ardına gelen olumsuz haberleri ise "psikolojik" olarak değerlendirdiği ekonomik krizin etkileri, sıcak para girişinin yoğun olduğu dönemlerde "mükemmel" görünen para ve maliye politikasını sorgulanır hale getirdi.

Enflasyon hedeflemesi kapsamında uyguladığı sıkı para politikası nedeniyle Merkez Bankası'nın odak noktasında olduğu tartışmalarda, sadece ekonomistlerden değil reel sektör temsilcilerinden de "gevşeme" talepleri yükseliyor. İç talebin canlandırılması ve işsizliğe çare arayan ekonomist ve reel sektör temsilcilerine göre hem para hem de maliye politikasında gevşeme zorunlu. Merkez, hızlı bir faiz indirim sürecine girmeli, vergi ertelemeleri ve indirimleri gündeme gelmeli, kamunun tüketimi canlandırmaya dönük harcamaları artırılmalı.

Önümüzdeki yıl ciddi bir kriz ve küçülme bekleyen ekonomistler, Merkez Bankası'nın para politikasında başta faiz olmak üzere gevşemeye gitmesi gerektiğini düşünüyor. Merkez'den hızlı faiz indirimi ve iç talepte canlandırma bekleyen ekonomistlerin çıkış noktası ise gelecek yıl küçülme yaşanacağı için enflasyonist bir baskıdan söz edilemeyeceği. Reel sektör temsilcileri de vergilerde indirim başta olmak üzere maliye politikasında gevşeme talep ediyor.

Türkiye'nin 2009'da ciddi bir krize gireceğini ve enflasyonist değil deflasyonist bir ortama girileceğini savunan, Prof. Asaf Savaş Akad ile Mahfi Eğilmez, para politikasında yaşanacak gevşemenin ciddi bir tehdit oluşturmayacağı görüşünde. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ise Türkiye'nin maliye politikalarında gevşeme için manevra alanının kısıtlı olduğunu belirtirken Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel de yapılması gerekenin güveni sağlamak olduğunu düşünüyor.

EKONOMİSTLER

Asaf Savaş Akad
Politikalar konjonktüre göre sıkı

Yanlış para politikaları ve yüksek faiz enflasyonu artırıyor. Uygulanan politikalar işsizliği artırıcı ve krizi büyütücü etki yapıyor. ABD, Türkiye'nin şu anda benimsediği politikayı 1929'dan sonra uyguladı ve büyük buhran oldu. Merkez, 12 ay sonra enflasyonun yüzde 7,5 öngörüyor. Buna göre, önümüzdeki 12 ayda ekonomi küçülme ya da durma rayına girdiğine göre, şu anki faiz ile arada en az 7 puan fark var. Küçülme ile karşı karşıya olan ekonominin uygulaması gereken para ve maliye politikaları bu mudur? Bunlar bu konjonktüre göre sıkıdır. Merkez hedefini ve verileri ciddiye alıyorsa faizi de ayarlamalı.

Gazi Erçel
Yapılacak şey güveni sağlamak

Türkiye'nin yüksek borcu ve cari açığı nedeniyle uygulanan sıkı politikadan vazgeçme şansı yok. Türkiye dolarize olmuş bir ülke. Faiz indirimi kuru oynatır. Türkiye'de temel sorun dışarıdan gelecek kaynağın devamını sağlamakta. Faiz indirimi bunun devamını azaltacaktır. Bu dönemde yapılması gereken tek şey güven ortamı yaratmak. Bu da IMF'siz olmaz. IMF işin içine girdiği zaman da gerek para gerekse maliye politikasında gevşetici uygulamaların olması çok zor. Türkiye'nin iç talebi artırma konusunda fazla deneyimi yok. İç talebi artırmak için de güven verici davranışlar içinde olmak lazım.

Mahfi Eğilmez
Para ve maliye politikası gevşesin

2009'da kriz bekliyorum. Dolayısıyla bir politika gevşemesi gerekiyor. Aksi taktirde daha derin krize girilir. Merkez Bankası faizi indirmeye devam etmeli. Ekonomiyi canlandırma açısından daha düşük bir faiz politikası gerekiyor. Faizlerdeki düşüş kredi talebini artırabilir. Hem para politikası, hem de maliye politikası gevşetilmeli. Gerekiyorsa vergi indirimi yapılıp, harcamalar artırılarak maliye politikası gevşetilebilir. Zaten enflasyon söz konusu değil. Ekonomi deflasyona doğru gidiyor. Gevşeme şu anda enflasyon yaratmaz, çünkü talep yok. Vergi düşürerek para enjekte edilebilir.

Ekonomi Yazarları

Seyfettin Gürsel
Maliye politikasında manevra alanı kısıtlı

Mali politikanın gevşetilmesinde manevra alanımız sınırlı. Zaten Durmuş Yılmaz da başından beri hiç gevşetilmesin demedi. Sınırlama var dedi. Ben de böyle düşünüyorum. Bir puanlık manevra alanı olduğunu düşünüyorum. Bütçe açığı 2.5'ten 1.5'e çıkartılabilir, FDF 3.5'tan 2.5'e indirilebilir. 1 puan da yaklaşık 8 milyar YTL ediyor. Ancak bu gevşeme anlamına da gelmiyor çünkü 2009 bütçesine göre harcamaları düşürmek gerekecek. 2009 bütçesi yüzde 4 büyümeye göre yapıldı. En iyi ihtimalle yüzde 2 büyüme olacak. Gelirlerin 2 puan harcamaların en az 1 puan düşmesi lazım. 2009 bütçesi benim söylediğim parametrelerde revize edilecekse harcamalardan 8 milyar YTL kısmak gerekecek. Bu kimine göre sıkılaştırma bana göre de kontrollü sınırlı bir gevşeme olacak. Ben Yılmaz'a katılıyorum bunun ötesinde bir gevşeme bütçede beklentileri bozar. Kamu borcu oranı tekrar artmaya başlayacak, risk primi artacak, faizler artacak, Merkez'in faizler üzerindeki etkisi zayıflayacak, kur artmaya, enflasyon artmaya başlayacak ondan sonra unutun faiz indirimlerini. Bu risk var mı yok mu? Yılmaz var diyor ben de var diyorum. Paket açılsın kamu harcamaları artsın diyenlerin böyle bir risk olmadığını ispatlamaları lazım, bir risk vardır diyorlarsa bunun neden mahsuru olmadığını anlatmalılar. Ben dalgalı kurdan vazgeçilmesine karşıyım. Sert bir faiz indiriminin çok riskli. Geri tepebilir. Merkez, faizleri hızlı indirecek ama kimse faizlerin yüzde 9-10'lara faizlerin inmesini beklemesin. Çünkü Türkiye'de enflasyon problemi var.

Güven Sak
Faizdeki düşüşün güvenle alakası yok

Türkiye'ye güven artırıcı önlemler gerekli ama yeterli değil. Türkiye'de çok yanlış anlaşılma var bunu 2001'deki krizle karşılaştırıyolar. 2001'de biz krizdeydik, dünyanın tamamı iyi durumdaydı etrafta bol miktarda etrafta likidite vardı, içeride tedbir almak ve güveni artırmak gerekiyordu. Şimdi dış dünyadan kaynaklanan cidi problem var. Yurtdışındaki banka ve şirket bilançolarındaki değişimi hissetmemiz mümkün değil. Doğrudan bunları hedef alan tedbirlere ihtiyaç var. Türkiye'nin önce mevcutu korumak için tedbir alması lazım. Ayrıca şirketlerin ödeme gücünün düşmemesi beklenemez. Demek ki onu açmak için de kamunun belki cebinden para çıkarmasına değil ama özel sektörün ödemelerini garanti etmek için hazırlık yapması lazım. Hazine kefaletlerinin özel sektör için devreye sokulması gerekiyor. Tüketimin daralmaması için gereken tedbirler olmalı. Bütçe ile bir şey yapmak gerekiyor. Çağdaş bir mali disiplin anlayışına ihtiyaç var. Zamanlar arası dengeye ihtiyaç var. Bugün açık verip onları bir kaç yıl içinde nasıl toplayacağımıza ilişkin çerçeve oluşturmamız lazım. Böyle bir disiplin anlaşıyışı yerleştirecek kredibil mekanizmalarımız yok onların tesis edilmesi lazım. Bütçe kötü olursa faiz yukarı gideri anlamıyorum kamu faizlerindeki düşüşün güvenle alakası yok. Tam tersine bankalar normal işlemlerini yapmaktan kaçındıkları için ellerinde likidite fazlası var onu yatıracak yerleri yok o yüzden hazine bonosuna yatırıyorlar. İlk kez bence göstergelere bakış açımızı da değiştirmeliyiz. Eskinin iyi göstergesi şu anda bizim ekonomideki problemi gösteriyor. Onun düşüyor olması bütün faizlerin düşüyor anlamına gelmiyor aksine diğer faizler yok çünkü kimse kredi falan vermiyor.

İŞ DÜNYASI

Abdülkadir Konukoğlu-Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Döviz kurunda alt limit gerek

Tüm dünyada ülkelerin merkez bankaları faizleri şakır şakır indirirken, Türkiye'de zorla indi. Merkez daha hızlı hareket etmeli. Merkez'in bir tavır koyup, dövize alt fiyat belirlemesi lazımdı. Gelecek sene siparişlerini kurtarma açısından bu adım atılabilir. Böylece kur korkusuyla 6-9 ay sonrasına sipariş alamayan ihracatçıyı rahatlatabilir.

Ahmet Nazif Zorlu-Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Faiz indirimine devam edilsin

Merkez Bankası'nın asıl şu andan itibaren faiz düşürmesi önemli. Buna paralel Türkiye'nin kredi sürecinin işlerliğinin tekrar hayata geçirilmesi lazım. İhracatçının düşük faizli kredilerle desteklenmesi çok iyi olur. Eximbank gibi kurumlar bunu yapıyor. İhracatçının büyüklüğüne göre faiz oranları belirlenerek kredi kullanımının tekrar canlandırılması mümkün hale getirilmelidir.


Haber7

Konular