Kriz | Konular | Kitaplar

Babacan 'mali kural' orucunda

Devlet Bakanı Babacan, yürürlüğe girmesi ertelenen mali kuralla ilgili konuşmama kararı aldığını açıkladı. Babacan, "Bu konuyla ilgili ben bir süre açıklama yapmayacağım. Ne kadar süreceği belli değil" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ekonomideki son gelişmeleri NTV/CNBC-e ortak yayınında değerlendirdi.

NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan Babacan 'ikinci dip' tartışmalarına ilişkin olarak şunları söyledi:

"Küresel ekonomik gelişmeleri yakından izliyoruz. Dünya ekonomisi bir geçiş döneminde. Yoğun bakım odasındaki hasta çok kötü durumdan iyiye doğru giden bir dünya ekonomisi var. Hala yoğun bakımdan çıkşım bir dünya ekonomisi yok. Birinci derecedeki risk gelişmiş ekonomilerin bütçe açıkları ve borç stoğu. ABD'nin borç stoğu yüzde 100'e doğru gidiyor. İkinci dip için çok farklı değerlendirmeler var. Türkiye 'nasıl olsa ikinci dip olur, ya da ikinci dip olmaz" gibi bir senaryoya göre hazırlık yapmaz. Her senaryoya karşı hazırlıklı olmalıyız. İkinci dip olabilir de olmayabilir de. İkinci dip olursa buna hazırlıklıyız. İhtiyatlı politikaları uyguladığımız sürece ikinci bir sorunlu dönemde de fazla hasar almadan o dönemi atlatabiliriz. Orta vadeli planla uyumlu giden bir bütçemiz var. Yapısal noktada bu çerçeveyi sürdürdüğümüz sürece korkmaya gerek yok. Büyüme konusunda resmi tahminimizi 17 Ekim'den önce açıklayacağız. Uluslararası kuruluşları ve analistlerin çalışmalara bakınca bu yıl için yüzde 4.5-yüzde 7.5 gibi geniş bir aralık var."

MALİ KURALLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPMAYACAĞIM
Mali kuralla ilgili gelişmeleri değerlendiren Babacan şunları kaydetti: "Türkiye eskiden sadece bir yıllık perspektifle giderdi. Biz ilk defa üç yıl kavramını, orta vade kavramını getirdik. Bizim geçen yıl ve bu yıl ciddi sorun yaşamamamız güven ortamının bir sonucudur. Orta vadeli programla birlikte buna bir de uzun vade kavramını getireceğimizi açıkladık. Ki Türkiye artık farklı bir lige yükselsin. Uzun bir hazırlık dönemi oldu, pek çok aşamadan sonra Meclis'te Genel Kurul aşamasına geldi. Gündeme girmesinden önce mali kural farklı bir döneme geldi. Ben karar aldım ve bir süre mali kuralla ilgili konuşmayacağım dedim. O akşam karar verdim ve o günden bugüne bir açıklama yapmıyorum. Mali kural geniş bir çalışma, geniş bir mutabakat zemini de yakalandı. Bu konuyla ilgili ben bir süre açıklama yapmayacağım." Babacan, "Ekim ayında gündeme gelecek mi" sorusuna da cevap vermedi. Babacan konuşmama kararının ne kadar süreceğinin belli olmadığını söyledi.

Babacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Borç stoğu yüksek olan bir ülke daha çok kamu harcaması yaparak büyüyemez. Biz Türkiye olarak ciddi bir siyasi tercih yaptık. Kamu açıklarını basamak basamak düşüreceğiz dedik. Geçen yıl 16 Eylül'de orta vadeli programı açıkladık. Bu yıl gelirlerimiz beklentilerin biraz üzerinde seyrediyor. Özelleştirmede beklediğimizin gerisindeyiz. Bu yıl bütçe dengesi orta vadeli programa uygun olacak, bir sapma yok."

'TL DEĞERSİZ OLSUN, BAŞKA ŞEYE BAKMAYIZ' DENMEZ
Kur tartışmasına değinen Babacan, "Türkiye'nin 2002'den bu yana sağladığı istikrarda en önemli parametrelerden biri serbest kur rejimidir. Dalgalanmalarda şokları emen çok önemli bir mekanizmadır. 2001 krizinin en önemli nedenlerinden biri o dönemde uygulanan sabit kur rejimidir. Kuru koruma adına faizler fırlayıp gitseydi, bankalar da reel sektör de zarar ediyor. TL değersiz olsun da biz başka bir şeya bakmayız demek doğru değil. Türkiye riskli tehlikeli yollara girsin, kur artsın denmez. Faiz sanayicimiz ve iş dünyamızın lehine bir sonuç. Bu krizde faizler tarihi düşük seviyede. TL istikrarını koruyor. Krizin ortasında faizin düşmesi, borsanın yükselmesi Türkiye'nin artıştığını gösterir. Bugün Türkiye'nin kamu borçluluğu çok tartışılmıyor. Borcun milli gelire oranı bu yıl yüzde 47.3'ün de altına inecek" dedi.

'HAYIR' ÇIKARSA TÜRKİYE FATURA ÖDER
Babacan seçim ekonomisi tartışmalarına yönelik şunları söyledi: "2010'da bütçe açısından hedeflerin içinde kalacağız. Büyüme konusunda yüzde 3.5'in çok üzerinde olacağız. Türk ekonomisinde artık kötü sürprizler olmamalı. Anayasa değişikliği demokrasinin kalitesinin yükselmesi için son derece önemli bir adım. Anayasamız darbe döneminde hazırlanmış bir anayasa. Demokrasiyle ekonomik başarı arasında çok büyük bir paralellik var. 2007'de e-muhtıra yaşadık. Biri uluslararası yatırımcı 28 Nisan sabahı mail atıyor. Ordu mu? diyor. 2007'de yaşananlar Türkiye ekonomisini yavaşlattı. 2008'de büyümemiz yüzde 0.5'tir. 2008'de iktidar partisine kapatma davası açıldı. Niye büyüyemedik demokrasiyle ilgili soru işaretleri ve hukuk devleti olup olmadığıyla ilgili soru işaretleridir. 'Evet'lerin sayısı fazla gözüküyor ancak kararsızlar var. Evet çıkmasının ekonomiye olumlu etkileri olacaktır. Çünkü Türkiye'yi siyasi sistem açsıından daha öngörülebilir bir hale getirecek. Böyle bir ülkenin ekonomisinde de güven olur, istikrar artar. Hayır çıkarsa ekonomi için olumlu şeyler getirmez, soru işaretlerini riskleri büyütür. Türkiye ekonomik bir fatura öder."

Babacan mali disiple ilgili bir soruyu, "7-8 yıllık bir çizgimiz var. Mali disiplinin temel olması gerektiğini düşünüyoruz. Mali kural olsa da olmasa da mali disiplinin devam etmesi gerekiyor" şeklinde yanıtladı.

EDİTÖRÜN NOTU: Mali Kural, Türkiye'nin kaynaklarını büyümeye yönlendirmesi için bağlayıcı kararlar almasını sağlayan uzun vadeli bir çıpa görevi görüyor. Şimdilik rafa kaldırılan mali kurala göre ülkenin kaynaklar/harcamalar dengeleri, yılda yüzde 5 büyüme hedef alınarak kurulacaktı. Büyüme yüzde 5’in altına düşerse, büyümeyi hızlandırmak için kesenin ağzı açılacaktı. Büyüme yüzde 5’i aştığında, keseye para konulacaktı. Bütçe açığı, milli gelirin yüzde 1’ini geçemeyecekti. Kamu gelir-giderlerinin belirlenen sınır içinde kalması bir kanunla sağlanacaktı.

Konular