Kriz | Konular | Kitaplar

sermaye

Küreselleşmenin Ekonomik Yönü

Küreselleşme felsefesinin en önemli kolu ekonomiktir. Bir alıcının ve birde satıcının olduğu pazarda değişim aracı olarak, paraya ihtiyaç vardır. Küreselleşmede önümüze çıkan sorunlardan biri de dünya nüfusunun % 25’ ni teşkil etmesine karşılık, dünya sermayesinin % 80’ inin küreselleşmeyi motive eden batılı ülkelerin (G-7) elinde bulunması problemidir. İleri teknoloji, mal ve hizmet üretimi ile birlikte aynı merkez sermaye gücünü de elinde bulundurmaktadır.

Küreselleşmenin Tarihçesi

1989 yılında soğuk savaşın sona ermesinin ardından içinde bulunduğumuz dünya çok hızlı bir değişim sürecine girmiş bulunmaktadır. Bu sürecin temelleri uzun yıllar öncesine dayanan bir küreselleşme süreci olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Bu süreçte üç temel nokta önem taşımaktadır. Bunların ilki ; 1453 yılında Osmanlılar tarafından İstanbul’ un fethiyle sona eren Ortaçağ karanlığından kurtulmaya çalışan Batı’ nın deniz aşırı yeni keşiflere yelken açmasıyla ortaya çıkan zenginleşmelere dayalı gelişmelerdir.

Küreselleşme Kavramı

Terimin İngilizce karşılığı globalisation (globalleşme) olup, kökündeki “globe” sözcüğü üç boyutlu yuvarlak bir fiziksel şekli, ikinci anlamıyla da dünyayı ya da diğer bir ifade yer küreyi ifade etmektedir.

Küreselleşmenin pek çok tanımı bulunmaktadır. Meydan Larousse’ nin tarifine göre global “tümüyle ele alınmış olan” manasındadır.

1991 Krizi

1991 krizini Körfez krizi tetikledi. 1990 yılında toplam sermaye girişi 4 milyar dolar oldu. Bunun 3 milyar doları kısa vadeli idi. Dış borç stoku 8 milyara dolara yakın artış gösterirken kısa vadeli borçlardaki artış 4 milyar dolara yaklaştı. Cari işlemler bilançosu, tarihi bir sıçramayla açığını 2.6 milyar dolara çıkarmıştı. Büyük çaptaki sermaye girişi TL'yi aşırı değerlendirirken ihracatı caydırdı, ithalatı pompaladı. 1991'de Körfez krizi çıktı ve Türkiye'yi riskli bir ülke konumuna getirdi. Sermaye kaçışa geçti. 2.6 milyar doları aşan sermaye kaçışı ekonomiyi durgunluğa soktu.

Bankaların Çeşitleri

Bankaları esas olarak 4 gruba ayırabiliriz.
Hukuksal kuruluşlarına göre bankalar, sermaye kaynaklarına göre bankalar, içerik yönünden bankalar ve iş konularına göre bankalar.

Bankaların Tanımı

Bankalar, gerçek ve tüzel kişilerin belirli bir zaman için harcamayıp ellerinde tuttukları paraları toplayarak bu paraları kredi yoluyla değerlendirmek için uğraşan işletmeler olarak adlandırılır. Ancak bu tanım bankaların temel görevini kredi ticareti olarak göstermiştir. Oysa ki banka çok sayıda yazar tarafından değişik şekillerde de tanımlanmaktadır. Banka ile ilgili bir başka tanım ise şöyledir.

Z

ZAMAN ÖNCELİĞİ (TIME PRIORITY) :
Hisse senetleri piyasasında, fiyat eşitliği halinde sisteme zaman açısından daha önce kaydedilmiş emirlerin öncelikli karşılanmasıdır.

ZARAR (COST) :
Belirli bir faaliyet dönemi sonunda, işletmenin dönem içi giderlerinin dönem içi gelirlerinden fazla olması durumudur. Zarar, sermayede veya kârdaki azalmayı gösterir.

ZARAR MİNİMİZASYONU (LOSS MINIMIZATION) :
Bir işletmenin belirli bir faaliyet dönemi sonunda, olabilecek zararının mümkün olduğunca en aza indirgenmeye çalışılmasıdır.

ZORUNLU TASARRUF (FORCED SAVING) :

Y

YABANCI MENKUL KIYMETLER FONU: Fon portföyünün en az %51'ini devamlı olarak yabancı özel ve kamu sektörü menkul kıymetlerine yatırmış fonlardır.

YATAY ANALİZ: Dönemler arası bilanço ve gelir tablosu kalemlerinin değişimlerini gösterir.

YATIRIM FONU: Halktan katılma belgeleri karşılığı toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ve inançlı mülkiyet ilkesine göre sermaye piyasası araçları ile ulusal ve uluslararası borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulan mal varlığıdır.

U - Ü

UCUZ PARA POLİTİKASI (CHEAP MONEY POLICY) :
Ekonominin canlandırılmasının istendiği dönemlerde, düşük faiz oranıyla finansman ve kredi imkanlarının sağlanmasıdır.

ULUSAL-100 ENDEKSİ (ISE NATIONAL-100 INDEX) :

R

RAMBURSMAN (REAMBURSEMENT) :
Alınan bir borcun geri ödenmesi, bedeli ödenmesi şartıyla teslim edilen malın bedelinin yatırılması, başkası hesabına ödenen bir masrafın tahsisi gibi işlemler rambursman kavramı kapsamındaki işlemlerdir.

RANT (RENT) :
Bir üretim faktörü olan toprağın, belirli bir süre kullanımı için ödeme meblağdır. İktisadi anlamda ise, arzın sabit kalarak talebin artması ile artan fiyatlardan elde edilen gelirdir.

RANTABİLİTE (RENTABILITY) :
Bir işletmede belirli bir dönemde elde edilen kârın, aynı dönemde işletmede kullanılan sermayeye oranıdır.

H

HALKA ARZ:

SPK Kanunları uyarınca sermaye piyasası araçlarının satın alınması için her türlü yoldan halka çağrıda bulunulmasına, halkın bir anonim ortaklığa katılmaya ve kurucu olmaya davet edilmesine ayrıca hisse senetlerinin borsada işlem görmesi, anonim ortaklıkların sermaye artırımları dolayısıyla hisse senetlerini satışına bu isim verilir.

HALKA AÇILMA:

Bir anonim ortaklığın ya da şirketin hisselerini halka arz etmesidir

HAREKETLİ ORTALAMA:

Temel Finansal Tablolar

Finansal analizlerin veri kaynağını teşkil eden mali tablolar, muhasebe bölümünün işlediği ve biriktirdiği bilgilerin, belli dönemlerde ilgililere sunulmasına aracılık eden raporlardır. Başlıca mali tablolar şunlardır:

*Bilanço
*Gelir tablosu
*Kar dağıtım tablosu
*Satışların maliyeti tablosu
*Nakit akımı tablosu
*Fon akımı tablosu
*Öz sermaye değişim tablosu
*Net işletme sermayesi değişim tablosu
Bu tablolar sırasıyla aşağıda incelenecektir:

Finansal Analizin Amaç ve Araçları

Analizle İlgili Taraf Analizin Amacı İlgi Alanı

Kısa Vadeli Borç Veren Kredi Güveni Likidite, Döner Sermaye Ve Firmanın Kısa Vadeli Borçlarını Ödeme Kapasitesi
Uzun Vadeli Borç Veren Kredi Güveni Firmanın Borcunu Ödeyebilme Yeterliliği
Hissedar (Yatırımcı) Yatırım Verimi Firmanın Karlılığı, Hisse Başına Kazanç, Hisse Başına Kar Payı Tutarı
Yönetim Verimlilik
Karlılık Oranı
İç Kontrol
Finansal Sağlık Toplam Aktiflerin Verimlilik Oranı, Öz Sermayenin Verimlilik Oranı
Hükümet Gelir Vergisi
Verimlilik Katma Değer, Hisse Başına Kazanç, Muhasebe Düzenine Uyum

Dinamik Planlama Sistemi

Dinamik planlama sistemi; örgütün pazardaki değişikliklere, kapasite sınırlamalarına, malzeme akışı, personel ve sermaye sorunlarına karşı hazırlık olmasını sağlar.